Hezimet 85 yaşında
Dünya tarihinin gördüğü en destansı mücadelelerden olan İstiklal Savaşı sonrası yedi düveli topraklarından kovan Anadolu insanı, Lozan Antlaşması’nda kabul edilen maddeler, hususlar sebebiyle buruk bir zafer sevinci yaşadı. Misak-ı Milli sınırlarını bile tam olarak kapsamayan antlaşma ile yüz yıllardır Osmanlı idaresinde olan ve Anadolu’nun hemen dibinde yer alan 12 Adalar Yunanistan’a bırakıldı.
Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre’nin Lausanne (Lozan) şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika, S.S.C.B ve Yugoslavya Özgürlük Ülkesi temsilcileri tarafından, Lozan Üniversitesi salonunda imzalandı. 8 ay süren konferans sonucunda karara bağlanan konuların en acısı, bazıları Anadolu’dan sadece birkaç kilometre açıkta olan 12 Adalar’ı Yunanistan’a bırakılmış olmasıydı. Adalar, Rodos, İstanköy (Kos), Kerpe (Karpathos), Kaşot (Kasos), Leros, Harki (Khalki), Tilos, Patmos, Nisyros, Sömbeki (Symi), Astropalya (Astypalaia), Kalimnos (Kalymnos) isimleriyle anılmaktadır. Zafer olarak adlandırılan Lozan Antlaşması, tarihçi Kadir Mısıroğlu’nun meşhur ifadesiyle “mutlak bir hezimet”ti. Zira Musul-Kerkük ve Süleymaniye de 1926 yılında Ankara Anlaşması’yla kaybedildi. Ayrıca Kıbrıs’ta bugün yaşanan sıkıntıların temeli de Lozan’a kadar uzuyordu.
Lozan Antlaşması’nın 16. maddesi, “Unutulmuş bir arazi, yer ve ada varsa Türkiye onun üzerinde hak iddia edemez” diyordu. Bu maddeyle Türkiye, Ege’deki 2000 adayı kaybetti. Kadir Mısıroğlu’nun aktardığına göre Limni Adası’nın kaybedilmesinin sebebi unutkanlıktı. Buna göre, Lozan Müzakereleri’nde Limni Adası, dört adayla birlikte Türk tarafına veriliyor. Ancak bizimkiler bunu zapta geçirmeyi unutunca Limni Adası’nı kaybediyoruz. Lozan görüşmelerine katılan heyette yer alan 1. ve 2. Dönem milletvekili Doktor Rıza Nur, Lozan’ın, Türk zaferinin bedeli olmadığını ifade ediyor. “Eksiktir, noksandır, kusurludur. Oluk gibi akan Türk kanı ve zafere bağlanan Türk ümidinin karşılığı olmamıştır” diyen Rıza Nur, heyet başkanı İsmet İnönü’yü de şu sözlerle eleştiriyordu:
İsmet'e(İnönü

beş on defa söyledim: ‘Bu muahedeyi yaptık. Bunda türlü gayeler vardır. Muahedenin tatbikatının bu gayelere doğru fiilen yürütülebilmesi için ‘muahedenin tatbikatı komisyonu’ diye bir komisyon yap. Bir de bu gayeleri gizli olarak yazalım, bu komisyona ver. Başvekil idi, yapardı, yapmadı. Halbuki bir yıl sonra Yunanistan buna benzer bir heyet yaptı.”
[b]