Yarın daha aydınlık olacak!

Hiç şüphesiz son bir aydır yaşadıklarımız, tarihe geçecek bir zaman dilimi olacaktır.

Bu sürecin adı da “Ergenekon’dan Kurtuluş Dönemi” olarak tarih sahnesindeki yerini alacaktır.

Yüzyıl önce cennet mekan II. Abdulhamit Han’ın darbe ile devrilmesiyle başlayan olağan dışı süreç bu gün hâlâ devam ettirilmek isteniyor.

O gün 33 yıl tüm zorluklara rağmen, içerden ve dışarıdan ülkeyi bölme ve yıkma girişimlerine direnen son yüzyılın en önemli devlet adamının tahttan indiriliş tebligatını; Arnavut Esat Toptani, Ermeni Aram Efendi, Yahudi Emanuel Karasu(Karasso), Gürcü Arif Hikmet Paşa götürüyor.

Siyasi deha Abdülhamit Han haklı olarak: "Ne yazıktır ki, Türk'ün padişahına bu tebliği yapmak için bula bula bir Ermeni, bir Yahudi, bir Arnavut ve bir Gürcü bulmuşlar!" siteminde bulunmuştu.

Bugün Ergenekoncu olarak bilinenlerin dedeleri İttihat Terakkiciler ülkeyi maceradan maceraya sürükleyip bütün bir milleti sefalete gark ederek; üç kıtaya hükmeden ülkeye, hezimet üstüne hezimet yaşattılar.

O tarihte başlayan trajedi dolu olağan dışı sürecin bire bir taklitleri günümüze kadar hep devam etti.

1960, 1971, 1980, 1997, 2007, 2008. Ve temennimiz odur ki; 2008 darbeler döneminin kıyamete kadar son bulacağı bir tarih olsun.

Biz burada o gün de bugün de kökü dışarıda “Anadolu’nun değerlerine yabancı medya”nın kışkırtıcı etkisine dikkat çekmek istiyoruz.

O gün öyle kışkırtıcı tazyikli yayınlar yapılıyordu ki, daha sonraları pişmanlıklarını üzülerek itiraf eden tamamen milliyetçi muhafazakar kanaat önderlerini bile etkileri altına alabiliyorlardı.

Bugün de özellikle Vakit gazetesinin ve yayına başladığı ilk günden bu yana habervaktim.com’un üzerinde ısrarla durduğu ve her defasında dikkat çektiği önemli hususlar bulunmaktadır.

Habervaktim.com’un misyonunun belirlenmesindeki hususlar;

• “28 Şubat bin yıl sürecek” söylemi

• Kur’an eğitim ve öğretimine getirilen yaş sınırlaması

• Meslek liselerine uygulanan katsayı zulmü

• İnanç özgürlüklerinin sınırlandırılması

• Başörtüsü kısıtlamaları

• 28 Şubatın tüm aktörleri

• 28 Şubatın başrol oyuncusu 9. Cumhurbaşkanı

• CHP’nin çankaya İlçe başkanı gibi tavırlar sergileyen 10. Cumhurbaşkanı

• Darbe ürünü YöK’ün haksız uygulamaları

• Yargı denetimine açık olmayan; YAŞ kararları

• Siyasallaşan yargı

özetle bunlara karşı bir duruş sergileyen misyon.

Vakit gazetesi, 10 yıldan beri süren olağandışı süreçte, anti-demokratik kişi, kurum ve uygulamalara karşı kararlı bir mücadele, dik bir duruş sergiledi.

“28 Şubat bin yıl sürecek” açıklamasını yapan dönemin Genelkurmay Başkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’na ve A.N. Sezer’in demokratik teamüllere uymayan tutum ve davranışlarına karşı getirilen eleştiriler karşısında “Vakit aceleci davranmıyor mu” naifliğiyle bu kişilerin zamanla demokrat olabileceği beklentisine girenler, bu gün Vakit’in haklılığını ve tehlikeyi çok öncelerden görmesini taktir edercesine aynı noktaya gelmiş durumdalar.

Yanılmışlıklarının verdiği şaşkınlığa rağmen, bugün Vakit gazetesi söyleminin haklılığını kabullenmiş olmalarını da önemli bir gelişme olarak görüyoruz.

öyle ki normalleşme mücadelesi veren Vakit, o dönemlerde çoğu zaman yalnız kalmıştı.

Bugün, demokrasi yanlısı medyanın aynı çizgide olması çok önem teşkil ediyor.

Duyarlı medyanın bu çizgiye gelmesi, darbecilerin zamanla demokrat olabileceğine dair naif düşüncenin, darbecileri daha da güçlendirdiğinin anlaşılmasıyla mümkün olabildi.

Neyse ki bugün bu noktada olmak bile kayda değer bir gelişmedir.

ülke yönetimine Anadolu insanını ortak etmek istemeyen statükocu egemenler; güçlerini kaybetmemek için “medya” desteğiyle olmadık hileli yollara başvurdular.

Rahmetli Menderes’e, Rahmetli özal’a, Erbakan Hoca’ya karşı olmadık iftira ve aleyhte kampanyalar yürütenler, bugün aynı şekilde Tayyip Erdoğan aleyhine bir kampanya yürütüyor.

Er ya da geç egemen bürokrasi, iktidarı millete devretmek zorundadır. İşte bu, Türkiye için gerçek bir devrim olacaktır.

Millet, şimdiye kadar iktidarı tamamen devralmaya hiç bu kadar yaklaşmamıştı.

Egemenliği devretmemek için ellerinden geleni yapıyorlar ama onlar da biliyorlar ki, er ya da geç, bu iktidar el değiştirecek. Yine de bir ümit doğabilir beklentisi içerisinde "vuruşarak çekilme” politikası güdüyorlar.

Sonucu şimdiden kestirmek imkansız değil, sonuç bellidir.

Burada Vakit ve habervaktim gibi yayın organlarının hakkını teslim etmek gerek.

Bir daha ayağa kalkamayacak şekilde darbeci zihniyet tamamen kafalardan ve kurumlardan silinmelidir.

Bunun için yapılacak olan şey ise bellidir: Sivil bir anayasa ve darbecilerin yargılanması.

Yarınlar daha da aydınlık olacaktır!


[b]